Floransa

İtalya gezim sırasında bir de burayı es geçmeyim uğrayım diye yola çıktığım Floransa, ayak attığım ilk andan itibaren kendisine hayran bırakmayı başardı. Bu yazıda da Floransa, Rönesans ve Uffizi’den bahsedeceğim. İyi okumalar!

Floransa şehri indiğiniz ilk andan itibaren tarihi binalarıyla sizi karşılıyor. Kendinizi birçok anda masalda gibi hissedeceğiniz şehir, Arno Nehri tarafından ikiye bölünüyor. Şehrin tarihi yerleşiminin kuzey tarafında yer alan Floransa Katedrali çevresinde genişlediğini görebiliyoruz. Gezerken her köşesinde ayrı bir tarihi miras bulunduran şehir, önemli Rönesans eserlerini bünyesinde bulunduran Uffizi Sanat Müzesi ile ziyaretçilerini büyülüyor. Uffizi’nin iki katında Da Vinci, Michelangelo, Boticelli ve Caravaggio gibi birçok önemli sanatçının eseri sergileniyor. U şeklindeki müze sadece içerisinde bulundurduğu eserler ile değil aynı zamanda kendi mimarisi ile de öne çıkıyor. Louvre’u gezip karmaşıklığından şikâyet etmiş olan kişiler için ise Uffizi sade yapısı ile kafa karıştırmadan eserleri görmenize olanak sağlıyor. Müzenin birçok kısmından Arno Nehri’ni ve Ponte Vecchio’yu görme şansı da yakalayabiliyorsunuz. Bu müzede görebileceğiniz başlıca eserler ise; Boticelli’nin Venüs’ün Doğuşu ve İlkbahar Sandro’su tablosu, Da Vinci’nin Annunciation tablosu, Michalengo’nun Doni Tondo panel resmi ve Caravaggio’nun Medusa resmidir. Venüs’ün Doğuşu’nun bulunduğu oda insan kaynarken Da Vinci’nin tamamlanmamış eserinin meşhurluğunu yine ağzına kadar dolu odadan anlamak mümkün. Müze içinde gezerken kendinizi Rönesans Dönemine ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Müze gezisi sonrası Floransa’nın sokaklarında gezerken bisiklet kiralamanızı tavsiye ederim. Elektrikli bisikletlerin varlığı yokuşları kolaylaştırsa da İstanbul kadar yedi tepeli bir şehir olmadığını da belirtmeliyim. Arno Nehri’nin kıyısında bisiklet sürmek unutulmaz bir deneyim oluyor.

Yazımın sonuna gelirken Floransa Katedrali’nden de bahsetmek istiyorum. Beyazlar içinde kendine özgü tarzıyla öne çıkan katedral bize bir kere daha iç-dış güzellik kavramlarını hatırlatıyor. Dışı o kadar şaşalı inşa edilmişken içinin o kadar sade olması birçok konudaki ki bu konuda ön yargılarımızı bir kenara bırakmamız gerektiğini anımsatıyor. Sandviçlerini denemeden dönmemeniz gereken şehir tren yolu bağlantısı ve İtalya’da ulaşılabilir konumuyla hem sanatsal hem turistik açıdan ziyaretçilerini mutlu edecektir.

Kaynaklar:

Photo by Jonathan Körner on Unsplash


Mehmet Efe Aydın

Sanat Yazarı