Ruhun Nefes Alışı: Aşk

Bir aşk hikayesi başladığında yeni bir hayat başlıyormuş gibi hissedilir. Her an, her dokunuş, her gülümseme yeni bir anlam kazanır. Aşk, hayatın en güzel şiiridir; her dizesi bir ömür boyu süren bir serüvenin başlangıcıdır. İki insanın kalpleri birbirine doğru atarken evren onların ritmine uyum sağlar. Birbirlerine aşkla bakan insanların hisleri birbirinden bağımsız olamaz. Aşık olunan kişinin gönderdiği bir resim gününün güzel geçmesini sağlayabileceği gibi yaptığı en ufak soğuk bir hareket ise gününü mahvedebilir. Her aşk biraz hüzün barındırır zaten içinde. Tıpkı hayatı toz pembe diyarlarda yaşayamadığımız gibi aşkı da masallarda yaşayamayız. Sevinç ve hüznün kardeş olduğu bu duyguyu yaşamaya başladığımızda hepimizi havalara uçururken biteceği zaman nefesimiz kesilir. Aşkın sevinci ve hüznü, insanın en derin duygularını deneyimlediği ve hayatın içindeki en kuvvetli ikilemlerden biridir.

İki insan arasındaki bağ, birlikte yaşanan neşe ve huzur ile başlar. İçten gelen bir tebessüm, gözlerin içindeki ışıltı, kalplerin birbirine yakınlaştığı anlardır bunlar. Aşk, hayatı renklendirir, her anı değerli kılar ve insanı huzurla doldurur. Yaşanan hüzün, sevinci kadar büyüktür her yitirilen aşkta. Kalplerin kırılması, umutların söndürülmesi, hayallerin yıkılması... Aşk, bazen acıya da dönüşebilir.

Birini sevmek onunla birlikte yaşanan her anın değerini bilmekle eş anlamlıdır. Güne sevdiğin kişinin varlığını bilerek uyanmak bile yaşadığını hissettirir insana. Her canımız yandığında veya mutsuz hissettiğimizde sevdiğimiz kişiden ilgi beklememizin sebebi budur: Onun varlığı ruhumuzu besler. O varken hayat daha güzel, kötülükler daha saf ve acılar geçicidir fakat tüm çabalarımıza rağmen aşk her zaman yaralarımızı iyileştirmez. Kendimizi yeniden doğmuş, yeni hayatımızı neşeli müziklerle kutluyormuş gibi hissetmemize sebep olan bu duygunun bitişi de bir çeşit cenazedir ruhumuz için. Ayrılık acısı yüreklerde derin izler bırakır ve zaman zaman yaşamı zorlaştırır. Hayatın tüm elementlerini içinde barındıran aşka hayatın somut bir kanıtı niteliğini taşıyan edebiyatta sık sık rastlarız. O ilk tebessümler ve kalp atışlarından başlayarak dökülen en ufak gözyaşına kadar uzanır edebiyat. Belki de aşk edebiyatın ta kendisidir.

Acısıyla-tatlısıyla her aşk hikayesi yeni bir hayat ve yeni bir benlik diyebiliriz. Bizi biz yapan her şeyi keşfettiğimiz bir süreçtir. Dünya var oldukça hiç bitmeyecek ve her insan için farklı bir tanım olacaktır bu mucizevi duygu çünkü aşk, sonsuzluğa uzanan bir yolculuktur ve her adımında yeniden doğuşun müjdesini verir.

"Aşk, ruhların diliyle konuşur; duyulur, hissedilir, anlatılamaz." - Alfred Lord Tennyson

Kaynaklar:

Ceren Erden

Edebiyat Yazarı