Çalınan Yıllar, Hayaller

Yazıma haber bildirisi gibi başlayıp bitirmek çok isterdim fakat bu yazımı olaylar hakkında bilgilendirmek için değil uyanmanız için yazıyorum.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonunun verilerine göre 1 Ocak-31 Ağustos 2024 tarihleri arasında en az 280 kadın, erkekler tarafından katledilmiştir. Bu veri bazıları için sadece sayıdan oluşuyor değil mi? O sayı olarak gördüklerimizin her birinin bir adı, bir hayatı, bir hayali vardı ve sadece birinin canı istedi diye çalındı.

Son bir ayda ülkemizde Şeyda Y. öldürüldü, İrem A. tacize uğradı, darp edildi ve iki genç kadını canice öldürdüler. Nedenleri neydi peki? “Canları istedi, madde bağımlısıydılar, psikolojik sorunları vardı, bilerek yapmadılar, çok açık giyinmişti had bildirmek istediler, onlardan ayrıldılar, sinirlendirdiler, çok konuşuyorlardı.” Bir insanın, pardon, bir kadının hayatını kaybetmesi için nedenler. Çok garip değil mi sizce de, insan hayatı bu kadar değersiz mi, bu kadar kolay mı birini hayattan koparmak? Bizim ülkemizde öyle ne yazık ki.

Ülkemizde bulunan her kadın sokaklarda yürürken korkuyla yürüyor, göz temasından kaçınmaya çalışıyor, hızlı hızlı yürüyüp güvende hissettikleri bir yere gitmeye çalışıyorlar, telefonda konuşuyormuş gibi yapıyor. Ne yazık değil mi? Dünyanın en normal olayı halbuki yürümek ama bizim için bu yürümek değil, hayatta kalıp kalmamak. O gün kafası atmış, madde kullanmış, kadın vücudunu ilk defa görmüş gibi davranan abazanlarla karşılaşmamak için dualar etmek. Evet en insani eylem olan yürümek bile kadınlar için hayatta kalma mücadelesi. Bu güven sorunu değildir, insan hakları sorunudur. Bu haklar bize yasal olarak verilmiş fakat insanlık tarafından çalınmıştır. Bize korkuyu, dehşeti yaşatanlar sıradan erkekler değil, kendilerine bu gücü vermiş sistemin birer ürünüdür. Eylemleri yapanların yanında sessiz kalan, göz yuman herkes en az eylemi yapanlar kadar suçludur.

Sevgi, ne kadar güzel bir şey değil mi? İnsanı besleyen, hayatına anlam katan, iyileştiren bir his. Sessiz kalanlar, bu iğrenç sistemin bir parçası olanlar, siz bizden bunu da çaldınız. Sevginin saflığını çaldınız, şu an bir kadın hayatına alacağı bireyi seçerken bile korku ve kuşku dolu. Sevmek sevilmek bir risk teşkil ediyor kadınlar için çünkü bu toplumda sevdikleri bile onlara şiddet uyguluyor. Bu kadar saf bir duyguyu bile kendi pis düşünceleriyle kirleten zihniyetler yüzünden kadınlar sevemiyor, ilişki yapamıyor, yapsa da ayrılmaktan korkuyor, “Ya bana zarar verirse?” diyor. Şiddet, sevginin bir parçası değildir; sevgi, şiddetin olduğu yerde barınamaz.

Bu eylemleri gerçekleştiren ve göz yumanlara ithafen yazıyorum. Görmezden gelinen her kadın cinayeti, sessizliğinizden güç alarak büyüyor. Ses çıkarmamanız, bu iğrenç düzenin devam etmesine izin vermenizdir. Her gözünüzü kapattığınızda bir kadının daha hayatı elinden kayıyor, bir hayal daha yarım kalıyor. Bizden çaldığınız hayallerimizi, özgürlüğümüzü geri alacağız. Kadınlar korkmadan yaşayabilmelidir. Sevgi, baskı ve şiddetle değil; şefkat ve güvenle büyür. Bu eylemlere göz yummayan herkesle birlikte, bu iğrenç düzeni yıkacağız. Çünkü biz kadınlar, yalnız değiliz.


Lara Naz Çayır

Genel Yayın Yönetmeni