Natüralizm

Natüralizm, 19. yüzyılın sonlarında Fransız yazar Émile Zola tarafından Realizm akımını ileri bir seviyeye taşımak için kurulmuştur. Realistler gerçeklik için gözlemi yeterli görürken, natüralistler deneysel bir gerçekliği esas alırlar. Diğer bir adı Doğalcılık olan bu akım, Determinizm akımının edebiyata yansımış halidir. Zola, eserlerinde genellikle toplumsal meselelere odaklanmış ve insan davranışlarını kalıtımsal ve çevresel etmenlerle açıklamaya çalışmıştır. Natüralizm; edebiyat, felsefe ve sanat alanlarında etkili olan bir akımdır. Bu akım, insan davranışlarını ve çevresel etkileri olabildiğince gerçekçi bir şekilde tasvir etmeyi amaçlar. İnsanın doğaya ve dış etkilere karşı güçsüzlüğünü vurgular. Natüralist eserler genellikle çarpıcı bir gerçeklikle yazılmaktadır. Karakterlerin çoğu, toplumun alt kesimlerinden gelir ve sık sık acımasız koşullar altında yaşarlar. Bu eserlerde insanın içgüdüleri, arzuları ve karanlık yanları açıkça ortaya konur. Dilde pek seçici değildir. Kahramanları hangi çevreden seçerse o çevrenin diliyle konuşturur. Bu sebeple Natüralist romanlarda karakterler argo konuşabilir, cümleleri ve hareketleri sansürlenmez. Natüralist yazarlar toplumsal eleştirilerini ve insanın doğaya karşı güçsüzlüğünü vurgulamak için sıklıkla detaylı gözlemler ve belgelenmiş bilimsel veriler kullanırlar. Natüralizm, sadece edebiyatta değil; aynı zamanda resimde, tiyatroda ve sinemada da etkili olmuştur. Bu akım, insanın doğal dünyadaki yerini ve etkileşimini anlamak için bilimsel ve nesnel bir yaklaşımı teşvik eder. Natüralist eserler, genellikle karamsar bir tonla yazılmış olsa da insan doğasının karmaşıklığını ve yaşamın çeşitli yönlerini derinlemesine keşfetmeye olan ilgiyi yansıtır. Bu akımın dünya edebiyattaki en başarılı eserleri Adolphe Taine- Bir Kedinin Yaşamı ve Felsefi Görüşleri, Guy de Maupassant- Hasırcı Kız iken, Türk edebiyatındaki en belirgin romanlar Nabizade Nazım-Zehra ve Hüseyin Rahmi Gürpınar-Billur Kalp’tir.

Kaynaklar:

Ceren Erden

Edebiyat Yazarı